Destici’den İmamoğlu’na Van ve Trabzon yansıması: Siyasi sahtekarlık
-
Haber7-Özel
Cumhuriyet tarihinin en değerli seçimlerinden biri olarak kabul edilen 14 Mayıs seçimlerine sadece 2 gün kaldı. Türkiye’nin önümüzdeki 5 yılda hangi cumhurbaşkanı ve hangi milletvekilleriyle yönetileceğini belirleyecek olan seçimlere 48 saat kaldı. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa DesticHaber7 stüdyosundayım Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşlimisafiri oldu
Ateşli’nin sorularını içtenlikle yanıtlayan Destici, Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretinde kaybedilen 8 saat, LGBT, Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen büyük deprem ve 14 Mayıs seçim sonuçlarına ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. – Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı, Van’da Selahattin Demirtaş’a özgürlük istedi ve bunların hiçbirini Trabzon’da söylemedi. ‘Siyasi dolandırıcılık’olarak değerlendirilmiştir.
İşte Destici ile yaptığımız röportaj;
KILIÇDAROĞLU’NUN ABD’DE KAYIP 8 SAATİ
Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti 8 saat kayıp. İngiltere’de de böyle bir zaman kaybı yaşandı. Peki bu kayıp saatlerde Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ve PKK bağlantılı kişilerle görüşme ihtimali var mı diye düşünüyorum?
Bu ihtimal çok yüksek. Boşa harcanmış bir zaman dilimi var. Türk istihbaratının güçlü bilgilere sahip olduğuna kesinlikle inanıyorum. Devletimizin aleyhine gelişeceği bir dönemde bu konuda mutlaka tedbir alınacağını düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu bu bahiste çok pervasızca hareket ediyor. PKK’lılar ve FETÖ’cülerle görüşüyor. Bunu da kapalı bir kapakla yapmıyor. Bu konuşmaların çoğu halka açık olarak yapılır. ABD ve İngiltere’de, tıpkı HDP’ye söylediği sözler gibi, kapalı kapılar ardında görüşmeler yaptığı ve onlara da belli sözler verdiği yönünde bilgiler ve duyumlar var. Aslında onun için tehlikeli bir aday olduğunu düşünüyorum.
Günümüz dünyasında aileye yönelik bir saldırı olarak bahsedebileceğimiz bir LGBT sorunu var. Türkiye’de toplumsal değerlerimize yönelik bir saldırı hareketi olduğunu söyleyebiliriz. Zaman zaman muhalefetten takviye açıklamalar geliyor. Mesela Kılıçdaroğlu’nun ‘aileyi niye parçalayasınız’ diye bir açıklaması vardı. Sizce toplumun özü, aile ve değerler için neler yapılmalı?
Kılıçdaroğlu ve 7’ler sofrası, Türk aile yapısını bozan her türlü ahlaki ve İslami olmayan şeyi, örf, adet, görenek, örf ve kültürümüze aykırı olan her şeyi meşru görmekte ve meşru göstermeye çalışmaktadır. Bu yeterli değil! Güya bunu bir özgürlük alanı olarak değerlendirmeye çalışıyorlar. Milletimizi teşvik ederek tanıtım yapmaya çalışıyorlar. Bu kabul edilemez. Açık ve net bir şekilde karşılarında durduk. Yani LGBT bir sapıklıktır. Bu nedenle ne Türk kültüründe, ne İslam inancında, ne de Anadolu topraklarında yeri yoktur. Aslına bakarsanız buna izin vermiyoruz. Biz de izin verenlerle birlikte çaba harcıyoruz. Açık ve net!
KILIÇDAROĞLU VE AKŞENER KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI
11 ili sallayan ve önemli yıkımlara neden olan korkunç bir deprem yaşadık. Hep o şehirleri ziyaret ediyorsun. Depremzedelerimizin önemli beklentileri var. Şu anda konut ve işyerlerinin temelleri atıldı. Depremzedelerimiz için bir açıklamanız olacak mı? Bu acıları bir daha yaşamamak için ülke olarak ne yapmalıyız?
Deprem bizim kontrolümüzde olan bir şey değil. Bir yandan doğa olayı, diğer yandan da elbette ilahi gücün bir sonucudur. Kim ne derse desin. Ama bizim görevimiz nedir? Elimizden geldiğince önlem alıyoruz. Yani en basit tabirle devemizi sağlam bir kazığa bağlayacağız. Türkiye geçtiğimiz yıllarda bu konuda büyük eksiklikler, eksiklikler ve hatalar yaptı mı? O yaptı. Gelelim son döneme. Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğerleri bizzat gidip kentsel dönüşüm yapılacak alanlar konusunda kendilerini polis arabalarının, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı araçlarının veya belediye araçlarının önüne atıp ‘Bölmeyeceğiz’ mi dediler? burası yıkıldı mı? Daha sonra onlarla övündüler mi? Ama beyin sarsıntısından sonra ne oldu? Hepsi telefonu kapattılar ve kendilerini sözde kentsel dönüşümün en büyük destekçileri olarak sunarak hükümeti ve kurumlarımızı suçlamaya yöneldiler. Buna “rasgele dönüşüm” adını verdiler. Depremin olduğu ilk günden itibaren bölgedeydik, gördüm. Yıkılan binaların yüzde 90’ından fazlası eski binalar. Yani 1999 Gölcük Depreminden önce yapılan binalar. Bunların çok azı Gölcük Depremi’nden sonra yapılmış binalar. TOKİ ve Emlak Konut binalarının hiçbiri yıkılmadı. Bu nedenle kentsel dönüşümü bundan sonra ve gerekirse yeni bir yasa çıkararak hızlandırmamız gerekiyor. Bundan zarar görecek olanları dikkate almamalıyız. Türkiye’nin ‘Hayır, bina sakini karşı çıksa bunu yapamazsınız’ gibi engellerden kurtulması gerekiyor. Büyükşehirler başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinde kaçak yapılar tespit edilmelidir. Depreme dayanıklı olan ve yapı kayıt belgesi olan yapıların yasal hale getirilmesi, diğerlerinin yıkılarak yerine sağlam yapıların yapılması gerektiğini düşünüyorum.
İLK TIPTA ERDOĞAN’I SEÇECEĞİZ
14 Mayıs için bir iddianız var mı?
14 Mayıs’ta Türkiye’de 60 milyonu aşkın seçmen iki oy kullanacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk oy kullanacak. Elbette adayımız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bizler, Büyük Birlik Partisi’nin üyeleri, Alperenler ve Cumhur İttifakımızın diğer partileri, Cumhurbaşkanımızın seçilmesi için sandıkta 1. olan Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafının altına elbet mührü basacağız. ilk tip. Ve inşallah birinci cinste seçim yaparız.
İkinci türe düşme olasılığını görmüyorum. Şu anda sahada gördüğüm bu.
İkincisi, milletvekilliği seçimi için oy pusulası var. Biliyorsunuz, ortak bir liste elde etmek için çok uğraştım. Biz zaten bu sistemden faydalandık. Muhtemelen Cumhur İttifakımız 30+1’den fazla milletvekili kazanabilirdi ama böyle bir karar alındı. güzel ol diyorum Tabii burada da BBP olarak yine Cumhur İttifakı çatısı altında koşuyoruz. Ama kendi ismimizle, BBP ismimizle, ay gül amblemimizle ve 81 civarında il ve 87 seçime kendi adayımızla giriyoruz. Ben bu bölgeden yani İstanbul 1. Bölgeden milletvekili adayıyım. O bölgede 35 aday var. 34 arkadaşımla birlikte ikinci bölgede, üçüncü bölgede Ankara, Sivas, Eskişehir, Kayseri ve Tunceli’de çok değerli bir adayımız var. 2 dönem Tunceli Munzur Üniversitesi rektörlüğü yaptı. Dr. Durmuş Boztuğ hocamız adayımızdır. Batman, Siirt, Hakkari, Ağrı, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Aksaray’da varız. Trabzon’da, Ordu’da, Samsun’da, Zonguldak’ta, Sinop’ta, Gel bu yoldan, bütün Trakya’da, bütün İstanbul’da, bütün Ege’de yani Denizli’de, Aydın’da, Kütahya’da, Antalya’da seçim yapıyoruz. Tezler Türkiye’nin 81 ilinde, Mersin’de, Adana’da, Hatay’da kısacası 87 seçim etrafında şekilleniyor. Bu seçimin bizim için avantajlı noktalarından biri nedir? Sınırsız bir seçime sahip olmak. Biz 30 yıllık bir siyasi partiyiz. Merhum Muhsin Önderimizin mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin. Seçime gittiğimizde en iyi lider sensin, en namuslu adam sensin, senin partin en saf parti derlerdi ama bir eşik var, oyum boşa gitti. Ondan sonra bize de aynı şeyi söylediler ama bu seçimde baraj yok. Cumhur İttifakı içinde olduğumuz için ittifakın toplam oyları 7’yi geçince ittifaktaki tüm partiler barajı geçiyor. Geriye sadece milletvekili seçilmemiz için seçmenlerimizin yeterli oyu vermesi kalıyor. Bu oyu kullandıklarında da Meclis’te hem milletimizin hem de Cumhur İttifakı’nın gür sesi olmaya devam edeceğiz. Ben tabi burada yine Cumhur İttifakı çatısı altında biliyorsunuz burada 4 siyasi partimiz var. BBP burada 1. sırada. Burada yine vatandaşlarımızdan tıpkı cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi yine birinci sıra için oy vermelerini ve BBP’nin logosunun altına yeniden mühür koymalarını istiyoruz.
“BU İSİM SİYASİ DOLANDIRICIDIR”
Ekrem İmamoğlu, Van’da ‘Selahattin Demirtaş’a özgürlük’ daveti yaptı. Eşi de zafer işareti yaptı. Bugün Trabzon’da bunların hiçbirini söylemeyecek. Bu bağlamda Türkiye’nin farklı illerinde farklı bir siyasi dilin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Adı sadece ikiyüzlülük değil, siyasi sahtekarlıktır. Milleti kandırmaktır, adı milleti kandırmaktır. Yüreğin yetiyorsa Van’da söylediklerini Trabzon’da da söylersin. Ya da Trabzon’da söylediklerini Van’da söyleyebilirsin. Bunu yapıyoruz. Gittiğimiz her ilde temel bir siyasetle konuşuyoruz. Bunlar ilkesizdir. Bakalım Trabzon’da HDP bayraklarını dalgalandırsın, eşiyle zafer işareti yapsın. Yapabilecek mi? Hayır. Orada milliyetçilik yapmaya çalışacak. Yani nabzına göre şerbet.
Ama milletimiz her şeyi görüyor. Kılıçdaroğlu ile 6. masanın 7. ortakla işbirliği çok net. Saklamıyorlar. Kandil’den her gün Kılıçdaroğlu’nu destekleyen açıklamalar geliyor.
Kılıçdaroğlu pervasızca “Yerel yönetimlere özerklik getireceğim” demiyor mu? Diyor. “Kuzey Suriye’de bir PYD daha olur” demiyor mu? Diyor. Tıpkı Van’da yaptığı gibi Demirtaş dahil tüm teröristleri serbest bırakacağını söylüyor. Hatta HDP ile kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmede Apo’yu serbest bırakacağını bile söyledi. Sırrı Sakık da bunu açıkladı. Peki tüm bunlar olurken Meral Akşener neden ses çıkarmıyor? Davutoğlu neden ses çıkarmıyor? Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve diğerleri neden ses çıkarmıyor? Nereden? Çünkü onların da beklentileri var.
Kıçdaroğlu, HDP’nin oyu ile cumhurbaşkanı seçilme hayali kurarken, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Babacan ve diğerleri de destekleriyle cumhurbaşkanı yardımcısı olmayı bekliyor. Seçimi kazandıklarını sanıyorlar ve bir bakanlık almayı bekliyorlar. E milletvekili adayı da değillerdi. “Kılıçdaroğlu’na bir oy, Akşener’e bir oy” dedikleri gibi. İyi ki aday değilsin. İnsanlar size nerede oy verecek? Burada onun için PKK’nın takviyesini reddedemezler. Çünkü burada kazanmayı umuyorlar.
Peki PKK ve HDP bu desteği bedava mı veriyor? Son seçimde CHP’nin adayı Muharrem İnce’ye neden takviye vermedi? Çünkü bu seçimde Kılıçdaroğlu onlara, “Size söz veriyorum, gelirsem özerklik vereceğim. Kuzey Suriye’de ABD destekli terör devletinin (PKK-PYD-YPG) kurulmasına izin vereceğim. Kaldıracağım” dedi. Apo ve Demirtaş dahil tüm tutuklu teröristler, Yurtdışı ve Kandil.” İçinde olanları affedip Türkiye’ye dönmelerini sağlayacağım.”
Bu yüzden Kılıçdaroğlu’nu destekliyorlar. Ve sonra Başkan Yardımcılığı ofisini alamayacaklar mı? Yani 0,5 oyla Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlık Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını alırken, HDP 10-20 katı oyla Cumhurbaşkanlığı yardımcılığını alamayacak mı? Yani Kılıçdaroğlu’nun hedefi Selahattin Demirtaş’ı görevden alıp, Başkan Yardımcısı yapmaktır. Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı Bakan yapmak.
Ve bunlar söylendi, bu sözler verildi ama artık anlatılmıyor. Nereden? 1- Millet yansıma olur ve oyu düşer. 2- Yani efendim kendi masasındaki karşı partinin genel başkanları istemeden tepki vermek zorunda kalacak çünkü tabanlarından kendilerine bir tepki gelecek.
En çok karısı hakkında söylediklerinden utandım.
Destici- Yani Meral Akşener bu siyasete argo getirdi. İşine gelmediğinde eşine, partililere, Cumhurbaşkanımıza, bize ve önüne gelen herkese hakaret ediyor, bu çok açık ve ortadadır. Elinden geldiğince fırçalıyor, elinden geldiğince hakaret ediyor. Açıkçası hayretle izliyorum.
Böyle bir Türk siyasetinde böyle bir siyasetçi nasıl olabilir? Ve bu siyasetçinin partisi oy alıyor. Ben buna şaşırdım. Yani her malın bir alıcısı vardır derler, ben de görüyorum ki bu malın kendisine göre bir alıcısı var.
Tabii ki ekonomide, özellikle de bu hayat pahalılığında bir diğer sorun da haksız bir fiyat artışının olması. Besin elementlerinde fırsatçılık vardır.
Mesela geçen gün et satan, pişiren ve aynı zamanda halka hizmet veren bir et işletmesi olan ve kendi mezbahası olan bir arkadaşımızı ziyaret ettim. Et fiyatlarında son zamanlarda alışılmadık bir artış yaşanıyor. Bu fiyatların artması için bir sebep yok yani yem fiyatı artmıyor, elektrik fiyatı artmıyor, ulaşım fiyatı artmıyor? Peki et fiyatları neden iki katına çıktı?
Şimdi bunun tüm nedeni nedir? Bunun birinci sebebinin fırsatçılık olduğunu, ikinci sebebinin ise bariz üreticiler ve büyük mezbaha sahiplerinin devleti zor duruma sokmak için bilinçli olarak fiyatı artırması olduğunu da belirtti. Bu yüzden kontrol edilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bence hiçbir alanda izin verilmemeli.
TOPLUMU DOLANDIRIYORLAR
Muhalefetin özellikle parlamenter sisteme dönme sözü vardı, bunu uzun süre sürdürdüler ama son dönemde bir şey söylemediler. Hiç istemiyorum dediniz “Bu telaffuzdan muhalefet döner mi?
Şimdi orada da büyük bir toplumu kandırıyorlar ve kandırıyorlar. Bu sistemin yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en kritik noktası neydi?
Peki şu anda ne diyorlar, Kılıçdaroğlu seçilirse Parti Başkanlığını bırakacak mı? bırakmayacağını açıkladı.
Diğer başkan yardımcısı olma hayali kuran parti, genel başkanlarını bırakacak mı? Hatta Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının başkan yardımcılığına getirileceklerini ve bu görevi bırakmadan yürüteceklerini söylediler. Peki ne zamana kadar? Süre yok efendim, nedir bu iki yıl sonra seçime gidecekler, anayasayı değiştirecekler. Çok açık ve net bir biçimde o çoğunluğa ulaşamayacaklar gibi görünüyor. Yani bırakın anayasayı değiştirmeyi Meclis’te çoğunluğu elde edemeyecekler. Aslında Cumhurbaşkanlığını da kazanamayacaklar ama şu anda varsayımlardan bahsediyoruz veya gerçek niyetlerini ortaya koyuyoruz. Bu konuda samimi olan biri ben seçildiğim gün CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrılıyorum derse ne olur? Başkan yardımcılarım da parti liderliğinden istifa ediyor. Bakanlar da partideki görevlerini bırakıyor. Yoksa belediye başkanı olursa belediye başkanlığından ayrıldıklarını biliyorlar mı? Söyleyemiyorlar. Çünkü başaramayacaklar, çünkü cumhurbaşkanı seçildikten sonra cumhurbaşkanlığını mevcut partiden daha fazla partiyle bir araya getirecekler. Bunu artık çok net görüyoruz.
Yani Cumhurbaşkanımız beş yıl boyunca bir başkan yardımcısıyla geldi. Eh, şu anda sadece yedi cumhurbaşkanı adayı açıkladılar, sekizinci kesin HDP yani umarım kazanamazlar. Ancak kazandıklarında sekizinci adayın HDP’li olacağı kesin.
Bakın arkadaşlar akıl var mantık var. Yani cumhurbaşkanı yardımcılığını veya bakanlığı oyu 0,5 olmayan bir partiye verecekseniz, sizce on kat yirmi kat oy almış bir partiye cumhurbaşkanlığı yardımcılığını vermez mi?
Hepsinin söz hakkı olacak ama tabi şu anda olduğu gibi tabiri caizse köprüyü geçene kadar. Yani Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na gelmesinden sonra o masada oturan parti liderlerine karşı Meral Akşener’in son olayda bir noktaya itiraz ettiği kadar hoşgörülü ve iyimser olmayacağını düşünüyorum. Bir kararımız vardı, ortak akılla belirleyeceğiz, ortak kararla cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğiz dedi. Ne dediler? Kılıçdaroğlu’nun aday olmasına beşimiz karar verdik.
Peki Meral Akşener ne yaptı oradan hırsla çıktı. Partisine geldi, parti yönetimi ve üst düzey il başkanlarıyla görüştü ve canlı yayında açıklama yaptı.
Akşener kısaca ne dedi? Ya trajik bir hikayenin figüranları olacağız ya da kendi yolumuzdan yürüyüp tarih yazacağız dedi. Şimdi o kadar tutarsız ki, her hamle, her hamle, her siyasi adım tutarsız ve milletimizin bunları görmesi gerekiyor. Her söylediğini yutar ve tam tersini yapar.
Yani masaya geri mi döndü? O geri döndü. Kimin önerisi ve talimatı ile bilmiyoruz. Efendim, geçen sefer ne dedi? Ankara büyükşehir belediye başkanı jet suratıyla bunu ikna etti. Bu, ikna kabiliyetinin yüksek olduğu anlamına gelir. Şimdi öyle ama atıldığı bir noktaya geldiği aşikar.
Daha önce Türk milliyetçisi olması ve Türk milliyetçisi bir partide görev yapmış olması, onun bugün Türk milliyetçisi olduğu anlamına gelmez.
Peki Mansur Yavaş ne diyor onun için bir parantez içinde açalım. Kendi açıklaması var, o yüzden bunu söylemiyorum. Direk kendi canlı yayın sözlerinden sizlerle paylaştım. Şimdi ne söylediğine bakalım.
Mansur Yavaş’ın yanında motamot da HDP meclisinde olduğunu söyleyerek kaygılarını dile getirmek istiyor. Güya HDP meclise girmeyecek ama ilk kez meclise girecek. Ya HDP 91’e girince devlete isyan etti ve tutuklanıp tutuklanarak cezaevine gönderildiler. 2007’den beri aralıksız mecliste. Yani 16 yıldır mecliste, yani yasal da. Yasal diyebilirsin. yasal olmak ne demek? Kabul etmek demektir.
Meral Akşener ne diyordu? HDP eşittir PKK
Mansur Yavaş; Demirtaş’ın açıklamasını gördüm. PKK silah bırakmalarını söylüyor. İşte bu arkadaş ilk defa Demirtaş’ın bir açıklamasını okumuş yani dünyadan haberi yokmuş demek ki.
Demirtaş’ın Apo’nun heykelini daha dikeceğiz dediğini duymadınız mı? Yoksa Doğu Beyazıt’ta terör devleti kuracağız, özyönetim ilan ediyoruz dediklerini duymadınız mı?
Muhtemelen HDP bu durumda meclise girip PKK’ya silah bırakmaları yeter diyebileceklerini söylüyor. Yani, bir masal anlatıyor. Bir hikaye anlatıyor, dostum.
16 yılda bir meclise gelip PKK’ya silah bırakın mı dedi? Aksine PKK, PYD ve YPG’ye sırtımızı yasladık dedi. Onları terör örgütü olarak görmediklerini anlattı.
Şu anda bulundukları yer burası. Şimdi Meral Akşener masaya dönersek trajik bir hikayede figüranlar olacağımızı söylüyor. Yolumuzdan gidersek tarih yazarız.
Masaya döndü ve trajik bir hikayede kendi sözleriyle figüran oldu ama şimdi onun tüm billboardlarda yazdıklarını tarih yazacağız. Yoksa böyle bir tutarsızlık mı var?
İnsanların gözlerine bakarak saçma sapan konuşuyorlar. Halkı aldatmaya çalışıyorlar.
Türk milleti sanıldığı kadar saf değildir. Yani bu kadar kolay kandırılabilecek bir millet değil.
Bu milletin aklı var. Bu milletin bir öngörüsü var. O akıl ve öngörü, 14 Mayıs’ta sandıkta ortaya çıkacak.